Son dönemde İngiltere eski Başbakanı Boris Johnson’ın eşi Carrie Johnson’ın dördüncü çocuklarını kucaklamasıyla birlikte, kamuoyunun dikkatini çeken bir soru gündeme geldi: Çok sayıda çocuğu olan erkekler, bu durumu gerçekten kendi tercihleriyle mi yaşıyorlar, yoksa onları bu duruma iten bambaşka dinamikler mi var?
Medyada sıkça yer alan haberlere göre Boris Johnson’ın çeşitli annelerden toplam dokuz, Elon Musk’ın ise dört farklı kadından 14 çocuğu olduğu iddia ediliyor. Peki, bu durum sadece “erkeklerin çok çocuk yapma isteği” olarak mı açıklanmalı?
Erkeklerin Çok Çocuklu Olmasının Arkasındaki Biyolojik ve Psikolojik Dinamikler
psikologlar, erkekler ve kadınlar arasındaki temel biyolojik farklılıkların, çocuk sahibi olma kapasiteleri üzerindeki dramatik etkisine dikkat çekiyor. Kadınların yaşamları boyunca taşıyabileceği çocuk sayısı sınırlıyken, erkekler teorik olarak yüzlerce çocuğa baba olabilirler. Bu biyolojik farklılık, psikolojide tek eşliliğe yönelik tutumlar ve genlerin gelecek nesillere aktarılmasına yönelik rekabetçi psikolojik stratejiler konusunda tartışmalı görüşleri de beraberinde getiriyor. Bazı psikologlar, erkeklerin biyolojik olarak daha çok eşliliğe yatkın olduğunu ve bunun, genlerini gelecek nesillere aktarmak için doğru bir strateji olduğunu savunuyor. Kadınların stratejisinin ise, daha az sayıda çocuğa kaynak ayırarak, hepsinin kendi çocukları olduğundan emin olmak olduğu belirtiliyor.
Ancak bu teorilerin eleştirmenleri, açıklamanın fazla biyolojik determinist olduğunu ve kültürel etkilerin biyolojiden çok daha belirleyici olduğunu vurguluyor.
İsmail ‘Kanlı’ Vakası: Bir Erkeğin Kaç Çocuğu Olabilir?
Üniversite Koleji Londra’dan eski bir akademik psikolog olan Dorothy Einon, “Bir Erkeğin Kaç Çocuğu Olabilir?” başlıklı akademik makalesinde, tarihin en çok çocuk babası olduğu iddia edilen kişi olan Fas Şerif İmparatoru İsmail ‘Kanlı’yı (1672-1727) ele alıyor.
Çeşitli kaynaklara göre İsmail’in 888 çocuğa sahip olduğu söyleniyor. İmparator İsmail’in yaklaşık 500 cariyeden oluşan bir haremi vardı ve kadınlar harema ergenlik döneminde veya öncesinde alınıp 30 yaşına kadar haremde kalıyorlardı.
Ayrıca dört de eşi bulunuyordu. Kıdemli eşin cariyelerin İmparator’a erişimini kontrol ettiği ve çok sayıda çocuk ordusu oluşturmak gibi bir plan varsa, kadınların sadece potansiyel olarak doğurgan olduklarında İsmail ile zaman geçirmelerini sağladığı iddia ediliyor.
Dorothy Einon’un şüpheci yaklaşımı dikkat çekici:
- Einon, çeşitli tahmin ve hesaplamalar yaparak, erkek ve kadın doğurganlığındaki sınırlamaları da göz önünde bulundurarak, İsmail’in 888 çocuğa sahip olduğu iddiasına şüpheyle yaklaşıyor.
- Analizine göre, bu hedefe ulaşmak için İsmail’in 40 yıl boyunca günde ortalama beş farklı kadınla cinsel ilişkiye girmesi gerekecekti. Bu istatistik, iddianın gerçekliğini sorgulatıyor.
Modern Zamanın Çocuk Rekortmenleri: Tercih mi, Çekim mi?
Günümüzdeki yaygın varsayım, çok sayıda çocuğu olan erkeklerin bu sonucu bir şekilde seçtiği yönünde. Boris Johnson ve Elon Musk, genellikle medya raporlarında bu büyük sayıdaki çocukların “tetikleyicisi” olarak anılıyor. Ancak durum tam tersi olabilir mi? Yani, bu erkeklerdeki belirli bir özelliğin, onlarla çok çocuk sahibi olmak isteyen belirli türde kadınları çekiyor olması ve bu yüzden çok sayıda çocuk sahibi olmaları mümkün mü?
“Kararsız Cinsiyetçiliğin İkili Süreç Motivasyon Modeli ve Romantik Partner Tercihlerinde Cinsiyet Farklılıkları” başlıklı bir makalede bu tez işleniyor. Makale, bazı kadınların kariyer ve kaynak peşinde koşmamaya karar verdiklerinde, “iyi kazanç potansiyeli olan, üniversite mezunu erkekleri” güçlü bir şekilde tercih etme ve dolayısıyla daha enerjik bir şekilde peşinden koşma eğiliminde olduğunu savunuyor. Aynı zamanda, “sosyal baskınlık odaklı” (SDO) erkeklerin, yani daha rekabetçi olan, hiyerarşide yükselmek ve baskınlık ile statü sergilemek isteyen erkeklerin, fiziksel çekiciliği daha ön planda olan kadınların peşinden daha enerjik bir şekilde koştuğu iddia ediliyor.
- Ayrıca göz atın: Çok fazla mesai yapanlar dikkat! Beyin yapımız değişebilir!
Bu teoriye göre, kadınlar burada statü belirleyicileri veya “kupalar” olarak işlev görüyor; erkeklerin statü ve güçlerinin, dolayısıyla yüksek değerli eşleri çekme yeteneklerinin göstergeleri olarak sergileniyorlar. Sosyal baskınlık odaklılık, bu yazarlara göre, baskınlık ve güç elde etme motivasyonunu ifade eden ideolojik bir tutumdur. SDO’su yüksek olan kişiler, bazı grupların altta, diğerlerinin ise üstte olduğu hiyerarşileri genel olarak tercih ederler.
İlginç bir nokta: Yazarlar, hiyerarşi tercihinin ekonomik sıkıntı veya artan rekabet dönemlerinde yükselme eğiliminde olduğunu ve bu motivasyonun, toplumdaki baskın grupların sahip olduğu statü ve gücün önemini vurgulayarak ifade edildiğini öne sürüyor. Bu grup baskınlığı motivasyonu, zayıf veya baskın çoğunluk grubuyla rekabet edemeyen gruplara karşı düşmanca ve saldırgan tutumlarla ifade edilme eğilimindedir.
Hem Elon Musk hem de Boris Johnson’ın göçmenlere ve rakip uluslara karşı daha düşmanca görünen siyasi ideolojilere sahip olması da dikkat çekici.
Bu nedenle, burada bir geri bildirim döngüsü olduğu savunuluyor: belirli erkekler sosyal baskınlık ihtiyacında daha yüksek puanlar alıyor ve diğer erkeklere “hayat oyununda kazandıklarını” işaret etmek için belirli türden kadınları kupa olarak kullanıyorlar.
Tıpkı pahalı bir spor arabanın diğer erkeklere kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini gösteren bir gösterge olması gibi. Kendi başlarına statü ve kaynak elde etmekten ziyade, erkek partnerleri aracılığıyla bu şeyleri elde etmeye daha hevesli olan bazı kadınlar, daha yüksek statülü ve daha fazla finansal kaynağa sahip erkeklere yöneleceklerdir.
Cengiz Han’ın Genetik Mirası ve Geleceğe Yönelik Etkileri
- “Moğolların Genetik Mirası” başlıklı bir çalışma, tek bir erkek genetik hattının veya bir adamdan kaynaklanan gen kümesinin, son bin yılda kuzeydoğu Çin’den Özbekistan’a kadar uzanan bir bölgedeki erkeklerin yaklaşık %8’ini temsil edecek şekilde yayıldığını ortaya koydu.
- Yazarlar, soyun muhtemelen Cengiz Han’ın baba soyundan gelen torunları tarafından taşındığını ve bu nedenle “davranışlarından kaynaklanan yeni bir sosyal seçilim biçimi” ile yayıldığını öne sürüyorlar.
- Yani, Cengiz Han’ın genlerini oldukça yaygın bir şekilde aktardığı belirtiliyor.
Bu nedenle, haremlerin ve atlı istilacıların artık gerçekten var olmamasına minnettar olmalıyız; aksi takdirde, Elon Musk ve Boris Johnson gibi modern zamanın Cengiz Hanları, kendi hallerine bırakılsalardı, gen havuzunu gelecek nesiller için önemli ölçüde çarpıtabilirlerdi. Cengiz Han çalışmasının yazarları makalelerini şu sözlerle sonlandırıyor:
“İnsan genetik varyasyon kalıplarında büyük ölçekli değişiklikler çok hızlı bir şekilde meydana gelebilir. Bu tür yerel etkiler insan popülasyonlarında yaygın olsa da, bu büyüklükteki olayların nadir olması belki de bir şanstır.”


